27 Ağustos 2007 Pazartesi

BERAAT KANDİLİ


...ALLAH NASIL MİSAFİR EDİLİR...

Musa Aleyhisselâmın ümmeti: - Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselâm, onları azarladı. «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, içmekten ve mekândan münezzehtir» diyerek bir daha böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah Turu Sina'ya çıkıp, bazı münasaatta bulunmak istediğinde, Allah tarafından şöyle nida olundu: - «Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?» Musa Aleyhisselâm: «Ya Rabbi, böyle daveti size gelip söylemekten haya ederim. Nasıl olur, Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir» dedi. Allah (c.c.): «Söyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim» buyurdu. Musa Aleyhisselâm gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi. Mümkün olduğu kadar mükellef bir yemek sofrası hazırlandı. Çünkü misafir gelecek olan ne bir vali, ne bir padişah, ne bir başka yaratıktı. Kâinatın yaratıcısı misafir olarak gelecekti. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, akşam üstü uzak yollardan geldiği belli; yorgun argın, üstü-başı birbirine karışmış bir ihtiyar gelip: «Ya Musa! Uzak yollardan geldim, acım, bana bir miktar yemek verin de karnımı doyurayım» dedi. Hz. Musa: - Acele etme, hele şu testiyi al da biraz su getir bakalım. Senin de bir katkın bulunsun. Biraz sonra Allah (c.c.) gelecek, dedi. Tabii adam daha fazla diretmeden çekip gitti. Yatsı vakti oldu, beklenen misafir halâ gelmedi. Sabah oluncaya kadar beklediler, halâ gelen giden yoktu. Neyse ümidi kestiler. Hz. Musa taaccüp içinde idi. İkinci gün Hz. Musa Tur'a gidip: - Ya Rabbi, mahcup oldum, ümmetim: «Ya Sen bizi kandırdın, ya Allah sözünde durmadı» diyorlar dediğinde, şöyle hitap olundu: - Geldim ya Musa, geldim. Açım dedim, beni suya gönderdin, bir lokma ekmek bile vermedin. Beni ne sen, ne kavmin ağırladı.» Bunun üzerine Hazreti Musa Kelîmullah: - Ya Rabbi bir ihtiyar geldi sadece, o da bir kuldu, Allah değildi. Bu nasıl olur? dediğinde Cenabı Allah: - «İşte ben o kulum ile beraberdim. Onu doyursa idiniz, beni doyurmuş olacaktınız. Çünkü ben ne semalara, ne yerlere sığarım, ben ancak aciz bir kulumun kalbine sığarım. Ben o kulumla beraber gelmiştim. Onu aç olarak geri göndermekle, beni geri göndermiş oldunuz» buyurdu. Demek ki, Allah için yapılan her şey, bizzat Allah'ın kendisine yapılmış gibi olmakta, Allah o kimseden razı olmaktadır.
Kaynak: Büyük Dini Hikayeler, İbrahim sıddık İmamoğlu, Osmanlı Yayınevi

23 Ağustos 2007 Perşembe

ÇILGIN MOTORCULAR

Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.Bu gün gerçekten komik bir film tanıtacağım size .


Bu filmle ilgili afişi Motorsiklet Fuarında dağıtmışlardı.Hafta sonu gece yarısından sonra kocamla izledik.Komşular bayağı kızmıştır bize.Kahkaha seslerimizden.

Konusu orta yaş sınırına gelmiş hatta biraz geçmekte olan 4 arkadaşın motor maceraları üzerine kurulu.Ancak normal yaşamlarında aile babası sorumlulk sahibi insanlardır.
Artık hiç bir kural olmadan stressiz bir yolculuğa çıkmanın vakti gelmiştir.Yolculuk tahmin ettikleri kadar sorunsuz olmaz ve peşlerine belalı bir motosiklet çetesi takılır.


Oyuncular
John Travolta.Tim Allen,Martin Lawrence ve bence en komikleri William H.Macy...
Konu komik ve gerçekçi aynı zamanda akıcı.Stressiz eğlenceli bir film.Bol kahkaha...
Kesinlikle izleyin...Ve kesinlikle eşinizle izleyin...
Benden söylemesi...

21 Ağustos 2007 Salı

SOBE...GEREKSİZ GÖRDÜĞÜMÜZ TEKNOLOJİLER...

Arkadaşımız http://www.beyazkedi.blogspot.com/ bizi ''dandik teknoloji''yani gereksiz gördüğümüz teknolojik durumlar konusunda sobeledi...
Biraz geç cevap verdiğimizden kendisinden özür diliyoruz.Açık söylemeliyim cevap verirken çok zorlandık.Çoğu zaman sohbet konusu olan bir durumdur ama hatırlamakta zorlandık.Neyse sıcaklardan herhalde...



1.Cep telefonu ile ilgili WAP gibi her türlü teknoloji benden uzak.Belkide o yüzden anlamsız geliyor...



2.Yoğurt Mayalama Makinesi...
Annem yoğurdu her zaman evde mayalamıştır .Bize de öğrettiği için bu alet hiçbir zaman alınacaklar listemizde olmadı...

3.Yumurta Pişirme Makinesi...
Yani sadece yumurta haşlamak için böyle bir alet almaya ne gerek var..Ben kaynadıktan sonra 60 a kadar sayıyorum rafadan oluyor...(eşim öğretti)

Bunlar aklımıza gelenler...Eminiz bazıları saydığımız aletleri kullanıyordur ama dedik ya bunlar bize göre olanlar...
Şimdi bizde aynı konuda ;
http://kayserimutfagi.blogcu.com/
http://bonsaicicegi.blogcu.com/
http://yaseminintarifleri.blogcu.com/
http://melisfulya.blogcu.com/
http://ebruakin.blogcu.com/
http://muhteremleafiyetle.blogcu.com/
http://mutlulukdefteri.blogcu.com/
http://nennenmutfakta.blogcu.com/
http://sevilcedeninciler.blogcu.com/
http://emelinmutfagi.blogcu.com/
hala buralarda olduğunu umut ettiğim arkadaşım http://cemilekaran.blogcu.com/
ve arkadaşım duyuşen'i http://sanalkadraj.blogspot.com/
sobeliyoruz....
İyi bir hafta diliyoruz herkese....

17 Ağustos 2007 Cuma

MÜNİH VE HIRSIZ FİLMLERİ...

MÜNİH


Filmde Eric Bana başrolleri oynuyor.Konusu 1972 yılının Eylül ayında kendilerine ''Kara Eylül'' diyen Filistinli bir gurup Münih'te yapılan olimpiyatlarda İsrailli sporcuları rehin alır.Rehinelerle Almanya havalimanına gelen Filistinlilerle polis arasında çatışma çıkar ve tam bir katliam yaşanır.Rehineler de Filistinliler de ölür.

Bu olaydan sonra İsrailliler olayı planlayan 11 kişilik ekibin peşine düşer.Mossad ajanı Avner ve ekibi onları öldürmek için gizli çalışmaya başlar...

Yönetmen Steven Spielberg...
Aslında filmi izlemek benim için hiçte zevkli olmadı..Tarihi bir olay olduğu için aldım ama müslüman insanları öldüren ve onlara nefret duyan İsrail ajanlarını masum gösterme çabası içinde gördüm filmi...İki taraftan da eşit alınmaya çalışılmış olsada dedim ya filmin tavrı hoşuma gitmedi...
Yinede bir bakış açısıdır izlemenizi tavsiye ederim...

HIRSIZ

Öncelikle bir not düşmek istiyorum.İngiltere de Tıp okuyan bir arkadaşımız bize İngiltere de Kosavalıların ''Kasap'' tabiri ile anıldığını ve genellikle kötü işler yaptıklarını herkesin onlardan çekindiklerini anlatmıştı...
Bu filmi izlerken aklımıza geldi.

Sevgilisi ile Londra da yaşayan ve mimarlık yapan Wiil'in bürosu iki kez soyulur.Wiil hırsızların peşine düşer ve birini takip eder.Hırsızlardan biri Bosna göçmeni Mirza adında bir çocuktur.Annesi Amira ile yaşamaktadır.Will Amira ile tanıştıktan sonra olaylar hiç beklemediği şekilde gelişir.

Filmi sabırsızlıkla beklemiştim.Çünkü Soğuk Dağ ve İngiliz Hasta'nın yönetmeni Anthony Mınghella'nın filmiydi.Ama hayal kırıklığına uğradım.1. cd tam bir işkence gibi olsada 2. cd biraz durumu toparlıyor.
Sonuç olarak çok ağır temposu konuyu dağıtıyor ve sıkıcı bir film kalıyor geriye...


15 Ağustos 2007 Çarşamba

ARDAHAN YOLLARI TAŞLI....


''Resmen bulutların yanından geçtik'' diye anlattı Murat.
Neresi mi ?
ARDAHAN-ÇILDIR
Murat kim?
Benim (ayşe) sözlüm
Niye Ardahanda?
Çünkü o assubay ve orada şark hizmetinde :(



Akşam bana yolladığı fotoğrafları sizinle paylaşmak istedim.Ben şimdilik gitmedim ama kısmet belki 1-2 sene içinde bende Ardahan'dan selam yollayabilirim sizlere...


Yukarıdaki resimler Ardahan Çıldır gölünün resmi.Zaten Murat'ta Çıldır da.Çıldır Gölü Ardahan ve Kars ili sınırları içinde bir göl.Alanı da 123 km2 miş.Yörenin geçim kaynağı gölden tutulan sazan balıklarıymış.
Murat Çıldır'a gitmeden önce bol bol balık tutma dersleri aldı.Bakalım tuttuğu balıkların resimlerini de yollayacak mı?

Çıldırı araştırırken dikkatimi çeken iki festival den bahsetmek istiyorum.
1.si Çıldır Göl Festivali
2.si Çıldır Kar-Buz Festivali
Kar Buz Festivalinde Cirit Yarışmaları,Atlı Kızak, yarışları,Kar güreşi ve kardan adam yarışları oluyor .

Bu resimler yine Ardahanın ilçesilerinden olan Posofa ait. Muratın bulutların yanında geçtiği kısımlar .





Posof İlçesinin diğer bir özelliğide Gürcistana sınır olması, Sözün özü resimler aşağıda bulutlarda Bu arada Ardahana giderseniz yaz havasına sakın aldanmayın geceleri sobalar yanıyor cayır cayır .





ÇILDIR TÜRKÜLERİNDEN...

DİMME


Ardahan'ın yollarında


Güller açar bağlarında

Öyle bir yar sevmişim ki

Orıüç ondört çağlarında

Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme

Ben özüm sarhoş sen şarap verme

Dimmeyi ben çayda gördüm

Elinden bir fayda gördüm

İki öptüm bir sevdim

Ondan vefayı da gördüm

Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme

Ben özüm sarhoş sen şarap verme

Semavarı alıştırın

Maşa alıp karıştırın

Yarim benden küsüp gitmiş

Onu benle barıştırın

Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme

Ben özüm sarhoş sen şarap verm

e Semavarı al eyledim

Şekeri bal eyledim

O yar gelecek diye

Koçu kurban eyledim

ÇILDIR DEYİŞLERİNDEN...

Akıllı düşünene kadar, delinin oğlu olur

Desinler ki haçonun hançeri var. Taş yerinde ağırdır

Ağlamayan uşağa papa vermezler



14 Ağustos 2007 Salı

PATATES PİZZASI

Bu güzel tarifle bizi tanıştıran arkadaşım http://bonsaicicegi.blogcu.com/ ne çok teşekkür ediyoruz.Denedik çok beğendik.



Tarif ve malzemeler için http://bonsaicicegi.blogcu.com/3729810/ tıklayın....

Servisi güzel olmadı ama çok acıkmıştık o yüzden aceleyle kesip fotoğraf çektik.

10 Ağustos 2007 Cuma

KAYISI KURABİYESİ VE KANDİL...




Geçenlerde Ayşe'nin misafirlerine yaptığım kayısı kurabiyesinin tarifini merak eden arkadaşlarım için yayınlıyorum.

MALZEMELER

1 paket margarin
5 su bardağı un
1 yumurta sarısı
200 gr pudra şekeri
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

SÜSLEMEK İÇİN

1 kase kadar kayısı marmelatı
1 çay kaşığı kırmızı renk gıda boyası
1 çay kaşığı sarı renk gıda boyası
1 kase toz şeker

YAPILIŞI

Unu düz bir alan üzerine dökün.(ben sofra kullandım)Yumuşamış margarini una bıçak yardımıyla yedirin.Un ile margarinin iyice birbirinin içine girmesi gerekiyıor.Margarin ve un tekrar un haline gelinceye kadar devam edin
.



Karışımın ortasını açın.Bir yumurta sarısını ortasına kırın.Pudra şekerini,kabartma tozunu,vanilyayı hamurun kenarlarına dökün.İçten dışa doğru yoğurmaya başlayın.

Unun içinde margarin olduğu için bir yumurta sarısı hamuru toplamaya yetiyor.Yumuşak bir hamur elde ettikten sonra hamuru 15 dakika bir nemli bez örterek dinlendirin.

Dinlenen hamurdan küçük parçalar kopararak kurabiye şekli verin.Ama içinde kabartma tozu olduğu için istediğimizden daha küçük kurabiyeler yapmamız gerekiyor.Kurabiyeler 180 C de pişiyor ve fazla kızarmıyor.


Soğuduktan sonra gıda boyalarını ayrı kaselerde 1 bardak su ile sulandırıyoruz.Şekerimizi geniş bir tabağa döküp marmelatımızıda malzemelrin yanına alıyoruz.

Bir kurabiye alıyoruz tabanına kayısı marmelatı sürüp ikinci kurabiye ile birbirine yapıştırıyoruz.
Taban tabana yapışan kurabiyenin bir tarafını sarı gıda boyasına diğer tarafını kırmızı gıda boyasına batırıp çıkarıyoruz.Son olarak toz şeker tabağında gezdirip heryerini şekerliyoruz.Tepside ki kurabiyeler bitene kadar işlemi devam ettiriyoruz.

Tavsiyeler....

İşlemler tamamlandıktan sonra kurabiyeleri buzdolabına koyarsanız boya içine işlemeden kurur ve daha lezzetli olur...

Kurabiyeleri süslerken gıda boyasında fazla tutmayın kurabiyenin içi ıslanmasın.Sadece rengi alacak kadar batırıp çıkarın...

Ayrıca sarı renk daha çok yakışıyor,boyarken sarıya torpil geçin...

Kurabiyelerden tek kalan olursa afiyetle yiyin...

Servis yaparken tabağın kenarına kayısı ağacı yaprakları ile süslerseniz çok şık duruyor...


Evet arkadaşlar tarif bu .Biraz uğraşlı ama değiyor.


Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komsusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayir söylesin veya sussun.


Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75.


Malum bu gece kandil bizde sizi bir komşu bildiğimiz için herkese kandil kutlaması olarak bu kurabiyelerden ikram ediyoruz...

8 Ağustos 2007 Çarşamba

GEÇ KALMIŞ KADIRGA

Merhaba arkadaşlar.Daha önce Tekirdağ'da yapılacak Kadırgadan size bahsetmiştik. ( http://maviveportakal.blogcu.com/3431528/ )
Ama gidip görmemize rağmen fotoğraflarda çıkan sorunlar sebebiyle ancak yayınlayabiliyoruz.Gecikme için özür diliyoruz...

Yöresel eşyaların çoğunlukta olduğu sergilerden bir kaç örnek....

boncuktan yapılmış bir çanta...

dokuma bir çanta...kenarda merakla bakınan canım kocacım...

tamamen el örgüsü bir çorap...

ve yöresel lezzetlerden...

çok net değil ama helvalar...

bunlar kurabiye...mısır unundan yapılmışlar ,özellikleride çok geç bayatlıyorlar...



pestiller ve pekmezler...


ve bizim en çok sevdiğimiz sergi...
çeşit çeşit peynirler...

Tabii ''eee horon'' dediğinizi duyar gibi oluyorum.Arkadaşlar biz horon oynamaktan fotoğraf çekemedik.İtiraf ediyoruz.Kemençe ve davul zurna sesini duyunca herşeyi unuttuk hatta Ayşe telefonu bile unutunca fotoğraf çekemedik.
İşte böyle bir kadırga geldi geçti.Seneye daha güzel çekimler yapacağız inşallah...

4 Ağustos 2007 Cumartesi

SÖZ VE MÜZİK


Not:Cemilecim (http://cemilekaran.blogcu.com/) bu film senin için.Romantik filmler istedin ya benden.Hoş bir seçenek...

Filmin başrollerinde Hugh Grant ve Drew Barrymore var.Yılın en iyi romantik filmi denilmiş.Ama bence o kadar da değil.
Sophie bir gün bir arkadaşına yardım için bir eve çiçek bakımına gider.O evde 80 li yılların hit gurubu Pap'ın üyelerinden Alex yaşamaktadır.Ama Pap gurubu ve Alex çoktan popülerliğini kaybetmiştir.

Alex'e hiç ummadığı bir anda çok ünlü bir şarkıcı olan Cora'ya bir şarkı yazması teklifi gelir.Bu fırsat onun tekrar zirveye çıkmasını sağlayabilir ancak önce şarkıyı yazması gereklidir.

Sophie burda devreye giriyor.Alex çalışırken Sophie kendine engel olmaz ve kendini söz yazarı olarak bulur...Ve hikaye devam eder....

Söz ve Müzik romantik mi ?biraz
Komik mi?biraz
Bunların dışında yan karakterleri çok eğlenceli ama çok şey vaat etmeyen bir film.Belki de ben romantik film deyince ''Aşk ve Gurur ''gibi filmler bekliyorumdur.Çünkü romantizim ve aşk bu kadar yüzeysel olmaz bana göre.


Hugh Grant'ın oyunculuğunu çok donuk bulmuşumdur her zaman.Ama Drew Barrymore'nin gülümseyişi ve sevimliliği herşeyi güzelleştirmiş.Ayrıca filmdeki kıyafetleri de çok hoştu.

Söylediklerimden kötü bir sonuç çıkarmayın.Hafta sonu eşinizle evde birşeyler yiyerek izleyebileceğiniz hoş bir film.Ama bu kadar...

3 Ağustos 2007 Cuma

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN...

Bu güzel günde sizinle Ayşe'nin sözlüsü Murat'ın bize yolladığı bir maili paylaşmak istedik.Herkese huzurlu ve mutlu bir hafta sonu diliyoruz.

Hollandalı bir bilim adamı ve psikolog olan Vander Hoven ALLAH kelimesini oluşturan harflerin sırrını bulduğunu açıkladı. Profesör Hoven'in hastalar üzerindeki araştırmasının sonucu ise şöyle.. Hollandalı bir psikolog olan Vander Hoven Kur'an okumanın ve ALLAH kelimesini tekrar etmenin hastalar ve sağlıklı insanlar üzerindeki etkilerini bulduğunu açıkladı. Hollandalı profesör üç yıldan beri bir çok hasta üzerinde araştırma ve çalışmasını yaparak yeni buluşuna ulaştığını söyledi.

Hastalarından bazılarının Müslüman olmadığını, bazılarının da Arapça bilmediğini belirten Hoven hastalarına ALLAH kelimesini öğrettiğini söyledi.Alınan sonucun çok mükemmel olduğunu, özellikle depresyon ve tansiyon hastalarında çok daha iyi sonuçlar verdiğini belirtti. Arapça okuyabilen ve düzenli Kur'ân-ı Kerim okuyan insanların psikolojik hastalarıklardan kendilerini rahatça uzak tutabildiklerini söyleyen psikolog 'Allah' kelimesindeki her harfin hastalıklara nasıl tedavi olduğunu açıkladı.

Profesör Haven ALLAH kelimesini oluşturan harflerin psikolojik hastaların üzerindeki etkilerini açıkladı. -ALLAH kelimesinin ilk harfi olan –A- harfi solunum sisteminden direk çıkıyor ve nefes almayı düzenliyor. - Damaktan söylenen –L- harfi ise, (Arapçada çıkarıldığı şekilde) dil hafifçe damağın üst kısmına dokunuyor ve çene kısa bir duraklamayla birlikte aynı işlem tekrarlanıyor.(İki –L- harfi olduğu için) Bu işlem nefes alıp vermeyi rahatlatıyor - Son harf olan –H- harfi çıkartılırken akciğer ve kalp arasında bir ilişki oluşuyor ve işlem sonucunda kalp atışları düzeliyor.

Bu araştırmayı yapan Hollandalı profesör Müslüman değil, fakat İslam ilimlerine ilgi duyan ve Kur'an-ı Kerim'in sırlarını araştıran bir psikolog.

2 Ağustos 2007 Perşembe

ZOR ÖLÜM 4


Efsane geri döndü.Benim için.Zor Ölümün her filmini zevkle izleyen ve tam bir Bruce Willis hayranı olarak filmin gelmesini sabırsızlıkla bekledim.İlk hafta hatta ilk gününde eşimle gittik.
Baştan sona aksiyonun dozu hiç düşmedi.Tek solukta izledik ve bitti.


Dedektif John McClane bu filmde eşinden boşanmış özel hayatı alt üst olmuş.Kızı onula görüşmek bile istemiyor.Sanırım bu ailevi sorunlardan dolayı diğer filmlere göre espirisi azdı.Yani McClane'nın ağzından lafı kelpetenle alıyoruz nerdeyse.



Aksiyon dozunun bir hayli yüksek olduğunu söylemiştim.Jet düşürme sahnesi hariç çok iyi çekimlerdi.Jet sahneside iyi ama bence abartılı olmuş ve hiç gerek yokmuş.Tabii bu benim fikrim.Aksiyon severler mutlaka hoşlanacaktır.

Eski Zor Ölümlere biraz teknoloji eklenmiş biraz espiri çıkarılmış.
Kısacası Bruce Wills her koşulda izlenir.Film de devam filmleri arasında en iyisi.

1 Ağustos 2007 Çarşamba

İNCİ GİBİ FİLMLER...

Bu gün size istiridye içinde kalmış bir inci kadar değerli 3 filmden bahsedeceğim.Yani kenarda kalmış ama bunu hiç haketmeyen filmler.

1.FİLM
ÖZGÜRLÜK YAZARLARI


Filmin öyküsü tamamen gerçek.Erin Gruwell adındaki bir öğretmenin ve onun sınıfındaki öğrencilerin günlüklerinden senaryo edilmiş.
Bir okulda öğretmenlik yapmaya başlayan Erin genç ve idealist biridir.Ancak ders vereceği sınıftaki öğrenciler ırk çatışmaları arasında kalmış,hayatları çok kötü şeylerle dolu öğrencileredir.Erin başta onlara nasıl ulaşacağını bilemez ama sonra onların kalplerini yumuşatmayı ve onları eğitmeyi başarır hemde kendi hayatından ödünler vererek
.


Filmin başrollerinde Oscar'ı Milyonluk Bebek ve Erkekler Ağalamaz'la 2 kez kazanan Hilary Swank var.

Sıradan bir zor okul filmi deyip geçmeyin.Filmin kahramanları şu an yaşıyor ve günlüklerinden oluşan basılı bir kitapları var.Kesinlikle izleyin

2.FİLM
LÜTFEN BENİ ÖLDÜRME




Harold Crick bir vergi memurudur.Hayatındaki herşey matamatiğe bağlıdır.Dişlerini bile her gün aynı sayıda fırçalayıp hep aynı otobüsle aynı saatte işe gitmektedir.Bir gün kafasında bir ses birşeyler anlatmaya başlar.Bu bir kadın sesidir ve onun hayatını anlatmaktadır.

Ama bu ses Harold'un çok yakında öleceğini söylemektedir.Ne yapacağını bilemeyen Harold bir edebiyat profosöründen yardım alır.Çok geç olmadan hayatını yazan yazarı bulup onu kendini öldürmekten vazgeçirmeye çalışmalıdır.Ama bu hiçte kolay olmayacaktır.

OYUNCULAR;
Harold ; Will Ferrell
Yazar Eifel ; Emma Thompson
Ana ; Maggie Gyllenhaal
Profosör ; Dustin Hoffman
Gerek oyuncular gerek senaryo bence çok iyiydi.Sırada filmlerden sıkıldıysanız bu film size iyi gelecektir.

3.FİLM
TEHLİKELİ ASLAR


Filmde mafya va polis arasında geçen aksiyonu bol bir hikaye anlatılıyor.Sıradan olmadığını en başta söylemeliyim.Tony Scott yönetse ancak bu kadar olabilirdi

Buddy İsrael adında bir mafya üyesi polise mafya bağlantılarını itiraf edeceğini anlaşma istediğini açıklar.Mafya bu durumdan hiç hoşlanmaz ve İsrael'in başına ödül koyar.Ödül avcıları onu öldürmenin FBI da yaşatmanın peşindedir.


Filmde birçok tanıdık yüz göreceksiniz.Bir solukta izlenen bir polisiye film.Tavsiye ederim

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Related Posts with Thumbnails