30 Mart 2007 Cuma

MEVLÜT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN


GÜL BAHÇESİNE GİRENLER GÜL OLMASADA GÜL KOKARLAR

KAİNATIN EN GÜZEL GÜLÜNÜN KOKUSU ÜZERİNİZDE OLMASI TEMENNİSİYLE...

29 Mart 2007 Perşembe

BİR İNSANLIK AYIBINDAN ÇIKAN İNSANLIK DERSİ


OTEL RWANDA
1994 yılında Afrikanın dünya ile bağlantıları en güçlü şehri Rwanda'da yaşanan soykırımın gerçek hikayesi anlatılıyor filmde.

Hutular ile Tutsilerin savaşı gibi görünsede savaş aslında başka devletlerin Afrika üzerindeki emellerinin savaşı.Belçikalılara göre Tutsilerle Hutular arasındaki fark Tutsilerin daha narin yapılı oluşları.Ama o insanlar ikiz derecesinde birbirine benzerken bu tespiti yapmak çok ilginç.

Kabile savaşlarından kaçıp Otel Rwandaya sığınan mültecilerin kurtarıcısı olmuş otel çalışanı Paul Rusesabagina'nın gerçek öyküsü.1268 kişinin hayatını kurtarmış bir adam.

Filmin için söylenecek çok şey var ama en önemlisi mutlaka izleyin.İnsanlar ne kadar saçma şeyler için katlediliyor birbirine düşürülüyor görün.Çok uzak geçmiş değil sadece 12 yıl önce.

Oyuncu Don Cheadle Oscar adaylığı performansıyla göz dolduruyor.Nick Nolte filmde bir UN komutanı ama biraz korkak bir portre çiziyor.
Jaquin Phoneix te bir gazeteci rolünde.Yaptığı çekimler mültecilerin yardım umutlarını alevlendirdiğinde;
''İnsanlar bu çekimleri gördüklerinde aman tanrım çok korkunç deyip yemeklerini yemeğe devam edecekler ''diyor.Sanırım bizde onlardan biriyiz.Ve hala bazı ülkelerde yapılanlara aynı tepkiyi veriyoruz.
Küçük bir kız çocuğuı onu öldürmek üzere olan Hutu ya''Lütfen beni öldürme söz veriyorum bir daha Tutsi olmayacağım ''diyor.
Çok acı bir film.100 günde 1 milyonu aşkın insan katledilmiş.O yıllarda büyük ihtimalle gözden kaçırdığımız bu olayı hiç olmassa film olarak görmeliyiz.Gelecekte ders olması için

27 Mart 2007 Salı

HEROES 2


HEROES GİZEMİ
Bu şekilde ne ?
Bu şekil size daha önce bahsettiğim Heroes dizisinde hemen her bölümde karşımıza esrarlı bir şekilde çıkan sembol.
Aslında sembol DNA moleküllerini andırıyor.Henüz izlemediğimiz 12.bülümde sembolün anlamı ortaya çıkacak.Japonca iki kelimenin birleşiminden oluşuyor.
''Büyük'' yetenek anlamına gelen ''sai'' 才
''Mucize anlamına gelen ''yo'' 与
Ayrıca dizide karşılaştığımız çizgi roman Aspen Comics tarafından çiziliyor ve NBC nin resmi sitesinde yayınlanıyor.
Meraklılarına duyrulur...

26 Mart 2007 Pazartesi

KAHRAMAN PİLOTLAR

Hafta sonu film açısından pek verimli geçmedi.Çok az zamanınmızı dinlenerek geçirdiğimiz için 1-2 film izleyebildik.Bunlardan biri Örümcek Adamın hem kadim dostu hem düşmanı olarak tanıdığımız (Harry Osborn )James Franco'nun başrollerini oynadığı Kahraman Pilotlar.
Aslında film havadaki uçak sahneleri olarak çok güzel.Ama uzayan ve bekleyen sahneler filmin akıcılığını alıp götürüyor.Daha kıza tutulsaymış film orta karar bir savaş filmi olabilirmiş.Orta karar diyorum çünkü konusu gidişatı çok belli olan bir film.
Boş zamanınız çoksa izleyin derim...

2.ci filmi tamamen eşimin istekleri doğrultusunda aldık ve izlemeye çalıştık.Benim için tam bir işkenceydi ama türün meraklısı olan eşim bile beğenmedi.Filme yorum yazma gereği bile duymuyor sadece adını yazıyorum.''ÖLÜ YA DA DİRİ''

24 Mart 2007 Cumartesi

BU DİZİYE DİKKAT !


CNBC-E nin uzun zamandan beri takipçisiyim.Hatta elimde bir dergi koleksiyonu bile var.Aslında kanalı beğenmemin başlıca sebepleri bir kere dizilerde ki her bölümün bir film tadında olması ve bu bölümlerin en uzununun 45 dakika sürmesi hemde reklamlarla beraber.Ayrıca diziler gerçekten çok ilgi çekici ve kaliteli.
Heroes yeni yayınlanan dizilerden ama şimdiden hepimizin favorisi.
Bende bu yüzden bu diziyle ilgili haberleri bloğunda yayınlamaya karar verdim.
Bu gün kahramanlar dan bahsedeceğim.


Claire ; Lisede okuyor,amigo kız,hızlı hücre yenileme özelliği var.




Isaac ; O bir ressam ama geleceği çiziyor.





Hiro ;Babasının şirketinde bilgisayar yazılımcısı,zamanı durdurabiliyor zaman içersinde ilerleyebiliyor yani uzayı ve zamanı bükebiliyor.

Matt ; Polis Memuru,Telepati yani zihin okuyabiliyor.

Nathan ; Politikacı,uçabiliyor.

Peter ;Hastabakıcı,Nathanın kardeşi,belirli menzil içinde ki kahramanın yeteneğini taklit edebiliyor.


Niki ; Striptizci,Kişilik bölünmesi yaşıyor ,kötü kişiliği insan üstü güce sahip




Micak ;Nikinin oğlu, 10 yaşında,elektronik cihazları kontrol ve tamir edebiliyor.

Sylar ;Saat tamircisi,diğer kişilerin güçlerini çalarak üstünde topluyor.

Eden; Karşısındakinin davranışını etkileyerek değiştirme gücü var.

D.L ;Cisimlerin içinden geçebiliyor.

Birde gücü olmayan ama kahramanlarımızla bağlantıları bulanan karakterler var.

Simone ;Isaac ın sevgilisi ,kendine ait galeride onun resimlerini satıyor,babası yatalak ona Peter hastabakıcılık yapıyor.

Mohinder ;Profesör,babasının yaptığı ve uğrunda öldürüldüğü araştırmayı devam ettirmek istiyor.

Ando ;Hironun yakın arkadaşı,o da yazılımcı.

Bu seferlik bu kadar daha sonra dizi hakkında başka bilgiler de vereceğim.Çünkü çok sıradan bir süper kahraman dizisi değil.Ayrıntıları olan bir dizi...

KAYIP ŞEHİR


KAYIP ŞEHİR(LOST CİTY)

Evet filmi izledim.Tabiki Andy Garcia olduğu için.Üstelik hem oyuncu hem yönetmen hemde müziklere imza atmış.Filmin konusu 1950 yıllarında Batista hükümetinin çöküşünün ardından Fidel Castronun yükselişi sırasında şehrin en güzel klüplerinden El tropico'yu işleten Fico'nun hem klübünü hemde ailesini ayakta tutma çabalarını anlatıyor.

Filmi yönetmenlik ve müzik anlamında değerlendirdiğimde benden tam not alıyor.Andy Garcia'nın oyunculuğu gerçekten çok etkileyici.Kübalı olmasından olsa gerek yaşayarak oynamış.
Ama filme bir kaç eleştirim var. 1.si filmin çok uzun tutulması 2. devrimi sadece burjuva kesiminin gözüyle anlatması .Ayrıca Castro başa geldiğinde halk çok seviniyor ve ona saygı duyuyor ama film onu sanki kötü gösterme çabası içinde.Yani bu adam kötüyse bu halk neden bu kadar sevinçli gibi bir tezat oluşuyor.

Filmde Ficonun arkadaşı ve yazar rolünde Hayalet Avcılarının yıldızı Bill Murray'ı Fico'nun devrimci kardeşlerinden biri olarakta Cnbc-e kanalındaki kayıp insanları arayan Wıthout a Trace dizisindeki dedektif Danny' yi göreceksiniz.Ayrıca Aurora Ficonun
kardeşinin karısı aynı zamanda da imkansız aşkı çok güzel bir kadınmış kıyafet seçimleride hem döneme uygun hemde çok şıktı.

22 Mart 2007 Perşembe

GÖLGEDE SAVAŞANLAR


Evet filmin Tekirdağ'a gelmesini bekleyemedik.Çorluda gittik.Hemde 18 Mart'ta yani gösterime girmesinin 2.günü .İyikide gitmişiz.

Filmin konusu malumunuz 300 tane Spartalı askerin 30.000 civarındaki Perslere karşı göstermiş olduğu mücadele.Çok basit bir cümle gibi dursada aslında olay tarih sayfalarına bir kahramanlık destanı olarak geçmiş.Ve bence bu filmde sinema tarihi sayfalarına bir baş yapıt olarak geçmeli.
Karakter odaklı bir film olmadığı için oyunculardan bahsetmek istemiyorum.Ama Sparta Kralı Leonidas'a birşey demeden de geçemiyeceğim.Grard Butler bu role çok yakışmış.Nerdeyse Gladyatör'den sonra en çok beğendiğim komutan tiplemesi diyebilirim.Hatta Russell Crowe biraz hantal kalıyor Lepnidas'a göre.
Film Frank Miller in çizgi roman uyarlaması olduğu için ortamlarda çok büyüleyici ve fantastikti.Ama beni en çok etkileyen eski çağ savaş sahnelerine eşlik eden modern rock müzikleri oldu.Ağır çekimdeki kavga sahneleri tekrar tekrar izlemek isteyeceksiniz.Eşim ve Zafer için tam bir şölendi film.Hatta bizim filmi beğendiğimize bile inanamadılar.
Çok nadiren hissettiğim ''bir bilet daha alıp tekrar izleyeceğim'' duygusunu bu filmde yaşadım.Yani ne demek mi istiyorum filmi çok ama çok beğendim.Hemde tüm eleştirilere siyasi mesajlara ve sürtüşmelere rağmen.Bu filmdeki ne Spartalılar şimdiki Amerikalılar ne de Persler İranlılar.Savaş M.Ö 480 yılında geçiyor.
Ayrıca bu bir çizgi roman uyarlaması tarihi gerçeklerden esinlenmiş.Gerçeğin kendisi değil.

Neyse film benim klasiklerim arasına girdi.Bu arada Çorlu Orion'da Teknosa'da orjinal cd ler 5 ytl.Biz Gladyatör'ü aldık bile.Sepette çok iyi başka filmlerde vardı.Yolunuz düşerse diye diyorum.

Fimle ilgili ayrıntılı yorumlarımı görmek için adrese göz atın.
http://www.tekirdagunluk.com/

19 Mart 2007 Pazartesi

ALACAKARANLIK


Hafta sonu izlediğim filmlerden biri Alacakaranlık.
Başrollerinde Bruce Wills'in eski Ashton Kutcher'ın yeni karısı Demi Moore var.
Bu kadının 4 çocuk annesi olduğunu inanamıyorum.Gerçi çok zayıf olmak yakışmamış bence.
Neyse film şöyle ünlü bir yazar olan Rachel oğlunu bir kazada kaybeder.Oğlu evlerinin önündeki nehirde boğularak ölür.Rachel suçluluk duygusunu üstünden bir türlü atamaz ve bunalıma girer.Biraz kafasını dağıtmak ve yeniden yazabilmek için şehirden uzak hatta bağlı olduğu kasabadan da uzak tenha bir ev kiralar.Evinin karşısında sadece bir deniz feneri vardır.Orada yaşayan Angus ile arkadaşlık etmeye başlayan Rachel tam birşeyler yolunda gitmeye başladı dediği anda başına çok tuhaf ve gizemli şeyler gelmeye başlar.
Ölen oğlu onu yaklaşan tehlikeler için uyarmaktadır.
Sonu izledikçe süpriz olmuyor ama film manzara açısından çok güzel.Ayrıca sonuna kadar merakınızı canlı tutuyor.Yani televizyonda hiç sıkılmadan izlenebilecek orta karar bir korku filmi var karşınızda...
Benden söylemesi...

17 Mart 2007 Cumartesi

ŞANSLI SLEVIN


Biliyorum film biraz eski ama benim için etkileyiciliğini ve heyacanını hiç kaybetmedi.
Başrollerde birçok ünlü var.Bruce Wills,Morgan Freeman,Josh Hartnett,Lucy Liu,Ben Kingsley...
Morgan Freeman ve Ben Kingsley iki düşman mafya babasını,Bruce Wills kiralık katili,Josh HartnettSlevin'ı, Lucy Liu 'da kapı komşusunu canlandırıyor.


Konusu;Slevin'ın hayatı bu aralar hiçte iyi gitmez.Yaşadığı ev mühürlenir,kız arkadaşını başka bir erkekle yakalar,cüzdanını ve kimliklerini bir soyguncuya kaptırır...
Bütün bunlardan kaçabilmek için arkadaşı Nick Fisher'ın yanına gider.
Ama aslında herşey şimdi başlar.Kötü şans burdada onu bırakmaz.

Buraya kadar herşey normal gibi görünsede kanmayın.Filmin bundan çok daha şaşırtıcı olduğuna ve Bruce Wills'in her zaman ki muhteşem oyunculuğuna güvenin ve filmi izleyin

16 Mart 2007 Cuma

HAYAT KISA İLERİ SARMAMAK LAZIM...


CLICK
Resimden de anlaşılacağı gibi filmin başrollerinde Adam Sandler var.Ona Kate Beckinsale eşlik ediyor.Ve tabiki Morty roründe Christopher Walken...
Konusuna gelince Michael evli ve iki çocuk babası bir işkoliktir.Ailesi ve işi arasındaki zaman dengesini bir türlü tutturamaz.Hayatında ki herşeyi idare eden bir kumandaya ihtiyacı vardır.Morty hayatına girer ve onun bu istiğini gerçekleşir.Ama Michael bu hayalin nelere mal olacağını kestiremez.Ve zaman akıp gider...













Bir kere film çok komik ama içinde çok dramatik öğelerde taşıyor.Yani hem gülüyor hem üzülüyorsunuz.Kesinlikle basit bir komedi filmi değil.İzledikten sonra kendinize bir çok soru sormanızı ve hayatınızda ki önceliklerin kime ait olması gerektiğini daha iyi anlamanızı sağlıyor...
Hayatımızın istemediğimiz kısımlarını atlarken kaçırdıklarımız için çok geç olabilir...

14 Mart 2007 Çarşamba

KORUYUCU



Filmin başrollerinde Kevin Costner ve Ashton Kutcher var.Bu ikili filmi kurtaran en önemli unsur bence.
Aslında film denizde ki firtınalar ve kurtarma operasyonları sahneleri olarak çok güzeldi.
Keşke öyle kalsaydı.
Konusu sahil güvenlikte bir efsane olmuş tecrübeli bir can kurtaran olan Randall ekibini talihsiz bir kazada kaybeder.Bu sebeple A okuluna öğretmen olarak verilir.Burada öğrencilerine çok farklı yöntemlerle cankurtaran olmayı öğretir.Öğrencisi Fischer çok başarılıdır ama bir o kadarda ukaladır.Eğitim tamamlanıncaya kadar aralarında sıkı bir dostluk oluşur.Eğitimden sonra yolları gerçek hayattada kesişir.

Filmde bence gereksiz ayrıntılar ve konuşmalar var bu da izlerken insanı sıkıyor.Filmin sürükleyiciliğini kaybettiriyor.Kısacası film televizyonda vakit geçirmek için izleyeceğimiz sıradan bir Amerikan kahramanlık öyküsünden öteye geçemiyor.

12 Mart 2007 Pazartesi

ADRENALİN ADAM



TETİKÇİ


Bu film gerçekten sıkı ve iddaalı bir film.
Zaten filmin yönetmenleri olan Mark Neveldine ve Brian Taylor aslında video oyunu yönetmeni.O yüzden filmde bir bilgisayar oyunu tadı alabilirsiniz.
Başrollerinde Jason Statham yani Snatch filminin bence yıldızı ve Amy Smart var.Amy Smart'ı Kelebek Etkisi filminden hatırlayabilirsiniz.

Konu olarak tetikçi Chev kız arkadaşı Eve ile temiz bir hayata başlamak için işi bırakmaya karar verir.Bu kararın sabahı çok kötü bir şekilde uyanır.Çünkü uykusunda ona bir zehir enjekte edilmiştir.Bu zehir böbrek üstü bezlerini etlilediği için hayatta kalmasını sağalayacak tek şey ADReNALİNdir.
Bunu ona yapan kiş
iye ulaşmak ,kız arkadaşını korumak ve hayatta kalmak arasında büyük mücadele başlar.



Film kesinlikle sıradan bir intikam öyküsü içermiyor.Espiri anlayışı geniş çekim teknikleri eğlenceli çok fazla sürükleyici bence çok iyi bir film var karşınızda.
Filmde insanın hayatta kalabilmek uğruna yapabileceklerinin sınırı sorgulanıyor.Tam bu noktada bence filmde tek bir tane gereksiz sahne olduğunu söylemek istiyorum.İzleyenler anlayacaktır.Filmi izlediğimiz arkadaşlarımdan Zafer'in de dediği gibi o sahne yönetmenin fantazisi olmaktan öteye geçemez.Beni rahatsız eden cinselliğin sokakta alenen yaşanması ve normal karşılanmasıydı.
Bütün bunlara rağmen film kesinlikle kaçırılmaması gereken bir aksiyon...

8 Mart 2007 Perşembe

KADINLAR GÜNÜNE ÖZEL



TEK BAŞINA
Bu gün kadınlar gününe özel bir film seçtim.
Bu film Amerikan tarihinin ilk cinsel taciz davasını açan Lois Jenson'un gerçek öyküsünden esinlenilmiş.
Ayrıca bu olay Amerikan tarihini değiştiren toplumsal bir hareketin çıkış noktası olarak kabul edilmiş.
Başrollerin de bir çok ünlü var.Charlize Theron,Woody Harrelson,Sisssy Spacek,Sean Bean gibi..
Başarısız bir evlilikten sonra babasının evine dönen Josey çocuklarına bakmak için çalışmak zorundadır.Bir kuaförde iş bulur ama bu geçinmeleri için yeterli bir iş değildir.Kuaförde kazandığından 8 katı fazla alabileceği bir iş bulur ama bölgenin en büyük istihdam kaynağı olan demir ocağında.
Bu iş hiç kadınlara göre değildir.Kasabalı,çalışanlar ve Josey'nin ailesi herkes böyle düşünmektedir.

Josey harcayacağı fazladan güce hazırdır ama işte olan cinsel tacizlere sessiz kalmaya hiç niyeti yoktur.Ama bu konuda da tek başınadır.Çünkü taciz gören diğer kadınlarda dahil herkesi karşısına alır.Sonunda bir avukatı ikna eder ve davayı açar.
Gerisini izleyin ve görün.Oyunculuğuyla Charlize Theron övgüleri hak ediyor ama filmdeki yan karakterlerde çok iyi oyuncular...

CANAVAR EV



Filmin adının sevimliliğine kanmayın.Bu isim sizi çocuklar için yapılmış bir çizgi film olduğu kanısına vardırabilir.Ama filmde küçük çocukları ürkütecek derecede korku dolu sahneler var.Türkçe seslendirmesi bence çok güzel olmuş.Özellikle filmin başında ve sonunda ortaya çıkan küçük kız çok tatlıydı.

Gelelim konusuna...
D.J uzun zamandır evinin karşısında oturan komşuları Nebbercracker'i gözetlemektedir.Çünkü o evde garip birşeyler olmaktadır.Evin bahçesine atılan herşey kaybolmaktadır. Mahalleden kimse ona inanmaz.Arkadaşı Chowder ve Jenny'den başka. Cadılar Bayramından önce bu evin sırrını ortaya çıkarmak bu üç gence kalır.
Bu çizgi film ''haraketsel-kavrama animasyonu''denilen yeni bir teknoloji ile çekilmiş. Çok orjinal ve güzel olmuş biz çok beğendik.Karakterlerin yüzleri gerçeğe çok yakındı bu da filme değişik bir hava vermiş.
Ayrıca filmin yönetici yapımcıları Steven Spilberg ve Robert Zemeckis olan iki oskarlı yapımcı.

7 Mart 2007 Çarşamba

MÜZEDE BİR GECE VE AYRILIK




Mekan Ulusal Tarih Müzesi.Kahramanımız Larry boşanmış bir çocuğu olan ve hayatta bir türlü dikiş tutturamayan hep çocuk kalmış bir adamdır.Ama artık oğluna kendini ispatlamak ve ona örnek olmak zorundadır.Ulusal Tarih Müzesi Larry 'nin bunu başarması için biraz zor bir yerdir.Çünkü geceleri bu müzedeki herşey canlanmaktadır.Larry bu işin üstesinden gelmek için komik bir mücadele içine giriyor...

Genel olarak film çok komikti.Tabii bunda Ben Stiller ve Robin Willams'ın katkısı çok.Çocuklar için kesinlikle kaçırılmaması gereken bizim gibi içindeki çocuğu canlı tutmaya çalışanlarında zevkle izleyebileceği bir film.
Ayrıca film Amerikan Tarihide olsa çocukların genel kültürünü arttırmaya yönelik detaylarla süslü...


AYRILIK
Evet filmin adı ayrılık ama genelinde bir türlü ayrılamama var hemde herşeye rağmen.Uzun zamandır romantik komedi izlemek için sabısızlanırken fragmanlarından yanılarak bu filmi izlemeye karar verdik.
Ama hayal kırıklığına uğradım.
Konu olarak önceleri çok mutlu olan Gary (Vince Vaughn) ile Brooke (Jennifer Aniston) şimdilerde çok mutsuzdur.Artık ayrılık çanları çalmaktadır ama beraber döşedikleri evden ayrılmamak adına inat etmektedirler.
Bir kere Gary bir erkeğin olabileceği en kötü hali ve bu çok rahatsız edici.Brooke ise fazla ısrarcı ve anlamsızca inatçı.Birbirlerine karşı sevgi kırıntıları bile kalmamışken bu kadar ısrar etmek boşuna.
Ama filmin bence kötü olmasının sebebi gereksiz ve uzun diyaloglar.Espiri azlığı onca malzemeye rağmen. Bence filmi romantik komedi dalında değerlendirmekte oldukça zor.Çünkü içinde ne romantizim ne de komedi var
Olayların geçiş hızının yavaş olması çok sıkıyor.
Neyse bu benim fikrim genelde beğenmediğim filmler hakkında yazmam ama benim gibi romantik komedi severlere küçük bir uyarıda bulunmak istedim...


5 Mart 2007 Pazartesi

ŞEYTAN MARKA GİYER




Filmin başrollerinde ustalığını her defasında kanıtlamış Merly Streep ile Acemi Prenses filminden anımsayacağımız Anne Hathaway oynuyor.
Konusu aslında bir kariyer savaşı ama moda dünyası içinde geçen.Miranda Piestly Runway dergisinin kraliçesi konumunda çok güçlü bir kadındır.Yeni bir asistan almak için modayla hiç alakası olmayan New York'a gazeteci olmak için gelen sevgilisiyle mütevazi bir hayat yaşayan Andy Sachs ile görüşür ve Andy'nin kendinden emin konuşmaları sayesinde onu işe alır.Ancak bu dakikadan itibaren Andy kendini acımasız moda dünyasının içinde bulacaktır. Başta bir yıl çalışıp Runway'ı referans göstermekten başka bir amacı olmayan Andy gün gün eski hayatından uzaklaşacak ve Miranda'nın kölesi halina gelecektir.

Öncelikle Meerly Streep'ten başkası bu rolün hakkını verebilirmiydi bilmiyorum.Güçlü ve çalıştığı herkese korku salan bir kadın portresini bence mükemmel çizmiş.Film boyunca seyrine doyamayacağınız defileler, kıyafetler eşlik edecek size ki ben her yeni kıyafette ahh..çektim.
Anne Hathaway'in giydiği her şeyi çok beğendim.Moda dünyasına küçük bir bakış atmak istiyorsanız bu film tam size göre...Erkeklerin çok ta hoşlanacağı türden bi film olmadığını da ayrıca belirtmek isterim.

1 Mart 2007 Perşembe

BUGÜN BARDA, ASLINDA HER YERDE



Karşınızda izlemeye yürek isteyen ülkede olay yaratan film...
Evet ben izlemeye cesaret ettim..
Tavsiye ediyormuyum bilmiyorum..
Çünkü neye ne kadar hazırsınız bilemem...
Benim izlerken ellerim terledi ve çok gerildim hatta eşimle ufak bir kaç tartışma yaşadık.Nejat İşler oyunculuğunu konuşturmuş her zaman ki gibi.Ama zaten bu filmde oynamayı kabul etmek bile iyi oyuncu olmakla eşdeğer bence.Konusunun gerçek oluşu ve her gün böyle bir olayı yaşama ihtimali insanın kanını donduruyor.Bu karakterde insanların aramızda dolaşıyor oluşu da cabası...

Olaylar algılandıkları gibi yaşanır..
Ve gerçek çok daha derinlerde bir yerdedir.
Ve tabiki ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Related Posts with Thumbnails