28 Nisan 2010 Çarşamba

20 AYLIK BİR DEFNE SU



2 yaşına az bir zaman kala Defne;
Tam bir bilmiş...
Tam bir geveze...
Tam bir inatçı keçi...
2 yaşına yaklaşan çocuklar için bunlar normal belirtiler de biz Defne de görünce normal gelmiyor.
SABAH:
Saat 7:30 en geç 8:00 de ben uyanmamışsam öperek uyandırıyor.(bu günün en güzel kısmı)
-Anne şütt..
-Anne piş...(Bezi)
-Anne macuk...(anneannesinin ineği)
-Anne....diye uzayıp giden sorular ve konuşmalar....
Kapı aralığından babasını görünce...
-Anne babacık geğdi...

AKŞAM:
Saat 21.30 veya 22:00 gibi
-Anne uyku odada...(Yatak odasına gidelim uyuyacağım)
-Anne şüttt...(Biraz içip uzatır)
-Anne Meme...(Emziğini ister.)
-Anne saçç...(Ayağıyla saçlarımı karıştırarak uyuyor)

GÜN İÇİNDEN:
Halasının evine yaklaştığını anlayan DEFNE
-Anne geğdik...
-Hayır kızım gelmedik ama az kaldı...
(Halasının evinin önünde)
-Anne AZCIK geğdik...

Harıl harıl süpüren annenin yanına koşan DEFNE
-Anne kopağdım...
-Neyi kopardın kızım...
-Kapıyı kopağdım...
-Kızım ne kapısı kapı kopar mı hiç...
-Tut tut...(eline tutup olay mahalline gidiyoruz)
Dış kapının otamatiğinin kablolarını kopuk gören anne
-Kızın neden kopardın,ben bunu takamam ki şimdi
Defnede hazır cevap
-Dede takağ...

Şeker krizinde bir kız
-çekeğ çekeğ çekeğ çekeğ .....
(hiç ara vermeden 1 saat devam edebilir)

Her akşam bir kase çilek yiyen çilek kız...
-Anne gell gelll otuğ otuğ...
-Hımmm çilek...

Apartmandan içeri giren Defne
-Anneanne biz geğdik...

Halasının evine giren Su Defnesi daha kapıda ayakkabılarını bile çıkarmadan...
-Aga bıcık bıcık...(hala banyo yapalım)
(Halasının ona aldığı banyo köpüğü sayesinde banyo görür görmez bıcık...)

Sabah işe giderken
-Anne pağa
-Parayı ne yapacaksın kızım
-Anne bakka çekeğ (bakkala gidip şeker alacak)
Bakkalcı zaten Defneyi görünce Şeker kız geldi diyor.

Arabada giderken babası fren yapar...Defne...
-Ovvhaaaa...
-Öküşşş...Hadi beee...
Bu laflar babasına değil karşı taraftaki şöfore söyleniyor bir elde havada...
(Kayıt makinesinin yanında bir kere bile söylemek yeterli asla unutmuyor...)

Unutmamak gülümseyerek hatırlamak üzere yazılmış notlar...

22 Nisan 2010 Perşembe

ÖLÜMCÜL TUZAK



En İyi Film,En İyi Yönetmen,En İyi Orjinal Senaryo oscarını alan film.
Bütün bunlar bir filmi çok izlenilebilir ve iyi film yapmaya yeter mi?
Bence yetmez.Emeğe saygı dedim,yönetmeni kadın dedim,oscar dedim ama...
Eşim "film zevkinden şüphe ediyorum artık" dedi.
Bende kendimden şüphe ettim.:))
Irak ta görev yapan (orda ne işleri varsa) Amerikan bomba imha ekibinin başından geçen olaylar anlatılıyor.İhbar geliyor,olay yerine gidiliyor,bomba etkisiz hal getiriliyor yada getirilemiyor...
Askerlerin psikolojisi üzerine,fazla kahramanlık içermeyen ama o kadar bomba içinde çok durağan ve sıkıcı bir film.Filmin sonuna kadar şimdi hareket şimdi başlıyor....
Cıkk...Sonuç filmi hiç beğenmedik.Oscarları onlara kalsın.
Bir de Titanic filmine verdikleri 11 tane Oscar ödülüne pişman oluyorlar.Halt etmişler...
Film ile ilgili aklımda kalacak tek şey eşimin puşi ile yüzü örtülmüş sadece gözleri görünen bir oyuncuyu tanımış olması...

21 Nisan 2010 Çarşamba

TİTANLARIN SAVAŞI



Yunan Mitolojisinden hiç anlamayan biri olarak film bittiğinde ''bunda bir eksiklik var" dedim.Sonuçta yazılmış bir tarihten esinlenilerek çekilmiş bir film.
Tamam film görsel olarak çok güzel ama hikayede kopukluklar var.Bence hikayesi tamam olmayınca filmde yarım oluyor.
Avatar da görsellik üzerine kuruluydu ama konu olarak hiç yarım kalan kopuk olan bir yer yoktu.
Ne tanrıları anladım (filmdeki),ne insanları.
Zeus'un gayri meşru yarıtanrı oğlu Perseus'un tanrıların gazabından bıkmış Argos halkını kurtarması anlatılıyor filmde.
Hikayesi eksik (bu nedenle insana saçma geliyor konusu) görselliği bol bir film.Fantastik filmleri sevenler izleyebilir.Ama demedi demeyin.Senaryo için keşke biraz daha çalışılmış olsaydı.

20 Nisan 2010 Salı

İNTİKAM PEŞİNDE-MEL GİBSON



Mel Gibson şarap gibi bir adam bence.Yaşlanmış hali bile ayrı bir güzel.Onun seven adam, aile babası rollerini her zaman hayranlıkla izledim.(Vatansever,Cesur Yürek,İşaretler,Fidye,Komple Teorisi vs...)
Bu filde de kızını yalnız büyütmüş ve onu çok seven bir babayı canlandırıyor.Kızı evinde kollarında öldürülüyor.Dedektif olduğu için kızının kendi düşmanları tarafından öldürüldüğünü düşünüyor ve araştırmaya başlıyor...
Ama....
Çok ayrıntı vermek istemiyorum.
Sürükleyici,etkileyici güzel bir film.Mel Gibson hayranlarına özellikle tasiye ederim.Filmde iki tane çok şok edici sahne var.
Ben çok beğendim...

19 Nisan 2010 Pazartesi

HAYAL ET



HAYAL ET (IMAGİNE THAT)
Eddie Murphy baş rollerini üstlendiği filmde oyuncuya kızı rolünde resimdeki tatlı kız eşlik ediyor.
Finans Müdürü bir baba işlerinin en yoğun haftasında kızına bakmak zorundadır.Zaten kötüye giden işlerine kızının battaniyesi ile okula gitmek istemesi ve sürekli hayal arkadaşları ile konuşması da eklenir.
Babanın göremediği şey ise işte ki başarısının kızının hayal arkadaşlarının tahminlerinden geçmesidir.

Eğlenceli bir tv filmi.Hafta sonu ailenizle gülerek,sıkılmadan izleyeceğiniz bir film.Çok iddaalı değil.Bu tür aile komedisi sevenlerin beğeneceği bir film.
Bizde çok şey beklemeden beğenerek izledik...

15 Nisan 2010 Perşembe

MOTHERHOOD



Dün bloglarda gezerken Anne Cafe 'nin bloğunda bu yazıyı okudum.Yazıda MOTHERHOOD filminden bahsediyordu.
Filmi o kadar içten ve sade bir dille anlatmış ki içimde hemen izlemeliyim hissi uyandı.Öylede yaptım.Hisslerim beni yanıltmadı.Filmi çok beğendim.
Baş rollerinde iki çocuklu bir anneyi Uma Thurman,iki çocuklu babayı ER dizisinin eski doktorlarından Dr.Mark Greene'i canlandıran Anthony Edwards,annenin en yakın arkadaşınıda Minnie Driver oynuyor.



Aslında film için bişeyler yazıp yazıp sildim.Çünkü Anne Cafe o kadar güzel anlatmış ki.Üzerine birşeyler yazmak anlamsız geldi.
Bir blog yazarı ve iki çocuklu olmaya aday bir anne olarak filmde kendimden çok şey buldum.Çok beğendim.
Bütün blog arkadaşlarıma tavsiye ediyorum.Mutlaka izleyin...

12 Nisan 2010 Pazartesi

ZİNDAN ADASI



Defne Pazar günü oynamaktan yorulup erkenden uykuya dalınca fırsat bu fırsat dedik ve uzun zamandır ilk defa film izledik.

ZİNDAN ADASI:

Tam anlamıyla tadı damağımızda kaldı.Bu filmi yemek olarak tarif etmek istesem ;gizemli baharatlarla süslü,kullanılan malzemeler çok kaliteli,tadlar çok iyi harmanlanmış,çok leziz bir yemek olarak tarif ederdim.

Senaryosu daha önce Gizemli Nehir kitabnıda yazmış Dennis Lehane adlı yazarın aynı adlı romanından alınmış.
Başrollerinde Leonardo Dicaprio,Mark Ruffalo,Ben Kinsley var.Di Caprio için her zaman ki gibi takdir etmektenten başka söylenecek söz bulamıyorum.Filmdeki karakter onunla çok iyi özdeşleşmiş.
Yönetmen Martin Scorsese daha öncede Di Caprio ile Köstebek,Göklerin Hakimi,New York Çeteleri filmlerinde birlikte çalışmış.

Filmin konusu hakkında bilgi vermek izleyecek olanlara haksızlık olur.Kısaca bir adada bulunan va suç işleyen akıl hastalarının tedavi edildiği bir merkezde kaybolan bir hasta ile ilgili soruşturmak yapmak üzere adaya gönderilen iki federal maraşalin başından geçenler anlatılıyor.
Ama konu hakkında şunu söyleyebilirim ki; çok bilinmeyenli bir denklem filmin sonunda çözülüyor.
Filmin çekildiği ada çok gizemli ve gotik bir ada.Görüntüler filmle çok güzel uyuşuyor.
Filmdeki rüya sahnelerini çok etkileyici buldum.Özellikle bu sahneleri hayranlıkla izledim.Sahnelere eşlik eden müziklerde çok iyiydi.
2010 yılı için (şimdilik)izlediğim en iyi film.

İzlemeyenlere izlenecekler listesine eklemelerini tavsiye ederim.Böyle filmler her zaman olmuyor...
İyi Seyirler...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Related Posts with Thumbnails